Melankolinin Anatomisi’nin 1883 tarihli baskısından bir çizim
2
Melankolinin Tipleri veya Türleri Üzerine
İncelenen konu bu kadar karmaşık ve çeşitliyken, tartışmaların da çeşitli ve karmaşık olmasına şaşmalı mıyız? Eski ve yeni nice yazarlar melankoliden bahsederken tam bir kafa karışıklığı içindedir, delilikle melankoliyi aynı kefeye koyarlar; Heurnius, Guianerius, Gordonius, Sallustus Salvianus7, Jason Pratensis ve Savonarola deliliği ve melankoliyi aynı şey sayar, ikisi arasında sadece derece farkı olduğunu söylerler. Eski çağın yazarlarından Ruffus Efesius, Constantinus Africanus, Aretaeus, Aurelianus ve Paulus Aegineta melankoliyi iki farklı türe ayırırlar. Diğerleri melankolinin çok sayıda türünün olduğunu söyler ama bu türlerin ne olduğu hakkında net bilgi vermezler. Tetrabiblos yazarı Aetius böyle yapmıştır, tıpkı üçüncü kitabında İbni Sina, Rhasis adlı kitabında Arculanus ve Medicine (Tıp) adlı eserinin ilk cildinde Montanus gibi: “Eğer doğal melankoli sarı safradan geliyorsa, bu bir türdür; kandan geliyorsa bir diğer tür; kara safradan kaynaklanan melankoli, sarı safradan gelene benzemeyen bir başka türdür. Melankolinin farklı cinslerinin neye benzediği hususundaki görüşler, konuya eğilmiş insanların sayısı kadar çoktur.” Saksonyalı Hercules iki tür melankoliden bahseder, “bunlar maddesel ve maddi olmayan melankolidir; biri ruhlardan diğeri hem ruhlardan hem de vücut sıvılarından gelir.” Savonarola’ya bakılırsa melankolinin türleri sonsuz sayıdadır, Arapların mirach8 dediği yerden gelen myrachialis, mideden (stomach) gelen stomachalis. Karaciğerden, kalpten, rahimden gelen türleri de vardır; kadınların aylık kanamalarından ötürü ortaya çıkanlar da: “Bunlardan biri kanama başladığında, diğeri bitmek üzereyken oluşur.” Melancthon bu yazarı destekler: “Bu vücut sıvısının karalık derecesi ve içindeki bileşenler çeşitlidir, türleri de aynı oranda çeşitlidir.” Fakat, şahsi kanaatime göre bu düşünürler, “tür” sözcüğünü “semptom” anlamında kullanıyorlar. Arculanus bunu bizzat belirtir: Sonsuz sayıda tür, yani semptom vardır. Jo. Gorrhaeus da Medicinal Definitions (Tıbbi Tanımlar) kitabında türlerin sayısız olduğunu ama çıkış noktalarına göre; kafada, bedende ve karında oluşanlar diye üç gruba ayrılabileceğini söyler. Hipokrat, Melancholy adlı kitabında (bazıları bu kitabın bir başkasınca yazıldığından şüphelenmektedir) bu üçlü ayrımı destekler; tıpkı Galen, Alexander, Rhasis, İbni Sina ve çağdaş yazarlarımızın pek çoğu gibi. Thomas Erastus melankoliyi iki türe ayırır: Kalıcı olan, yani kafa melankolisi ve nöbetler hâlinde gelip geçen kesintili melankoli; ki bu ikincisini de iki türe ayırdığı için neticede o da aynı üçlü ayrıma ulaşmıştır. De Morbis Mulier adlı eserinde Rodericus a Castro ve De Mulierum Affectis adlı eseriyle Lod. Mercatus melankoliyi dört beş ayrı çeşide böler; rahibelerin, dulların ve yaşlı bakirelerin melankolisini diğerlerinden farklı, kendine has bir melankoli türü sayarlar. Bazılarına göre, taşkın hevesleri olanlar, dini vecd hâlindeki insanlar, cinnet getirmişler ve kurt adamlar9 melankolinin ayrı bir hâlini temsil ederler, aşk melankolisi çekenler taşkın hevesleri olanlara örnek gösterilir. En çok kabul gören ayrıma göre melankoli üç türdür: İlki tamamen beynin hatasıdır ki buna kafa melankolisi denir, ikincisi tüm bedendeki sempatik sinir sisteminden kaynaklanır ki o zaman bedenin tüm işleyişi melankolikleşir; üçüncüsü bağırsaklardan ve karaciğerden, dalaktan veya mesenterium denen zardan öte gelir ki buna da hipokondriyak veya gazlı melankoli denir. Laurentius bu son kategoriyi, sözü geçen üç organa ithafen, hepatik (karaciğersel), dalaksal ve meseraik melankoli diye üçe ayırır. İbni Sina’nın ilishi dediği aşk melankolisi, cucubuth dediği kurt adam hastalığı, çoğunlukla kafa melankolisine dahildir. Aynı şeye Gerardus de Solo tutkusal melankoli der; bundan ve şövalyece melankoliden, dini melankoliden, Rodericus a Castro’nun virginum et viduarum (bakirelere ve dullara özgü) dediği melankoliden ve diğer aşk melankolisi çeşitlerinden kitabın ilerleyen bölümlerinde ayrıca bahsedeceğim. Sözü geçen üç tür, bu bölümün konusu olacak; bu hastalıktan az veya çok mustarip her adamın kendini muayene ve tedavi edebilmesi için melankolinin anatomisini çıkaracak, tüm sebeplerini, semptomlarını ve şifalarını inceleyeceğim.
İtiraf etmeliyim ki melankolinin üç türünü birbirinden ayırmak güçtür, birbirine çok benzeyen ve birbiriyle sık sık karışan, bu yüzden en dikkatli hekimlerin bile birbirinden ayırmakta zorlandığı melankolilerin çok sayıdaki nedenlerini, semptomlarını ve tedavilerini tarif etmek kolay olmayacaktır; üstelik melankolinin başka hastalıklarla birlikte açığa çıkıp en deneyimli gözlemcileri bile şaşırtmak gibi bir huyu vardır. Montanus, melankoli ve caninus apetitus10 hastalıklarına aynı anda sahip olan bir hastadan söz eder; kitabının bir diğer yerinde melankoliye ve vertigoya yakalanmış bir hastanın bahsi geçer. Julius Caesar Claudinus melankoli hastalığına böbrek taşı, gut ve sarılıkla bağlantılı olarak rastlamıştır; Trincavellius ona ateş nöbetleri, sarılık, caninus apetitus ile beraber rastlar. Çağının önemli doktorlarından Paulus Regoline, bir melankoli vakasında kendisine danışıldığında, gördüğü semptomların karışıklığı karşısında afallamış ve ne tür bir melankoliyle karşılaştığını bilememiştir. İtalya’nın ünlü doktorları Trincavellius, Fallopius ve Francazanus, aynı hastayı muayene etmiş ve üç farklı fikir sunmuşlardır. Başka bir yerde, Trincavellus görmesi istenen genç bir adamın melankolisi hakkında ne düşündüğü sorulunca hastalığın sahiden melankoli olduğunu, ancak hangi tür melankoli olduğunu bilemediğini itiraf etmiştir. Kitabında verdiği on yedinci vaka, melankolisi üzerine fikir birliğine varılamamış bir keşişe dairdir. Diğer uzmanların hastalıklı organlara ve salgılara bağladığı bu semptomları, önceden bahsettiğim gibi, Saksonyalı Hercules tümüyle, dengesiz ruhsal durumlara bağlamaktadır. Bazen hekimler bu hastalığı diğerlerinden ayıramazlar. Reinerus Solenander’in Counsels adlı eserinin üçüncü kısmında, yazar ve Dr. Brande hastanın derdinin karınsal melankoli olduğunda hemfikirdirler. Dr. Matholdus ise aynı vakanın sadece astım olduğunu söylemiştir. Son zamanlarda, diğer hekimlerle beraber Cleve Dükü’nün melankolisini incelemeye gitmiş Solenander ve Guarionius ne melankolinin