Bir nefeste dünya tarihi. Emma Marriott. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Emma Marriott
Издательство: Maya Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-625-8068-62-7
Скачать книгу

      Bu çalışma dünya tarihinin yaklaşık 5000 yıllık bir kesitini, küçük bir kitaba sığdırmayı amaçlamaktadır. Küresel tarihimizin geniş ve sıklıkla karmaşık doğası, basit ve anlaşılır bir formatta damıtılmış; bir nefeste okunabilen tarih derlemesi ortaya çıkarılmıştır.

      Biz, bu kitapta dünyanın en eski medeniyetlerine ve antik imparatorluklarına özellikle önem gösterdik. Daha önce fazlasıyla ele alınmış olan Avrupa tarihinin ötesine geçebilen bir dünya tarihi hazırlamaya gayret ettik.

      Bu kitapta, Avrupa ve Kuzey Amerika tarihinin bilindik öykülerine, Antik Yunan’ın yücelikleri ve Norman İstilaları’ndan Amerikan Bağımsızlık Savaşları ve Wall Street’in çöküşüne kadar birçok olaya yer verildi. Bununla birlikte Uzakdoğu, Afrika, Ortadoğu, Okyanusya ve Amerika halklarının başından geçen olayları da ele aldık. Bu sayede, kitabın doğası gereği, kısa da olsa Pakistan’ın İndus Medeniyeti’ne, Çin’in Tang Hanedanlığı’na, Kuzey Afrika’nın Kuşitler’ine ve Pers Ülkesi’nin Nadir Şah’ına kitapta dikkat çekebildik.

      Her bir bölüm kısa fakat kapsamlıdır. Bu çalışmada yer alan bağımsız her bir bilgi parçasından kendi başına ya da sunulan diğer bilgilerle birlikte yararlanılabilir. Bir kitabın kapsayabileceği şekilde mümkün olan hiçbir şeyi atlamamaya gayret gösterdik (Neyin dışarıda bırakılacağına karar vermek neyin kitaba dahil edilmesi gerektiğine karar vermekten daha zor oldu). Diğer kayıtlara ve olaylara da atıflar yapıldı. Zira tarih, daha önce yaşanan olaylarla şekillendirilmediği ve bağlantılandırılmadığı sürece hiçbir şey ifade etmez.

      Kitaba, hakkında pek az şey bildiğimiz ama bugünkü hayatımız üzerinde muazzam bir etkiye sahip olan en eski medeniyetlerle başladık. (Tarihçi J. M. Roberts’ın dediği gibi: “Eski tarih, yaşamlarımızı ve düşüncelerimizi etkilemeye devam etmektedir.”) İlk medeniyetlerden başlayarak 1945 yılına kadar getirebildiğimiz süreçte, neredeyse elli dört asrı aşan bir dünya tarihi anlatılmaktadır. Aktarımlar Ortadoğu ve Afrika, Avrupa, Amerika, Uzakdoğu ve Okyanusya’yı içeren alt gruplar halinde tasnif edildi. Sıklıkla ülkelerin ve şehirlerin günümüzde yaygın olan adları kullanıldı. Eski isimlerin daha uygun ve okuyucu için daha tanıdık olduğu hallerde ise orijinal isimler muhafaza edildi.

      Bir Nefeste Dünya Tarihi’nin tarihle ilgili kimi karışıklıkları aydınlatarak, kitlesel göç ve çatışmalardan, geçmişin büyüleyici başarılarına ve insanın hayatta kalma azminin sayısız örneklerine kadar düşüncelerimizi etkileyen ve bizi bugün olduğumuz şey haline getiren gerçeklerin anlaşılmasına katkı sunacağını umuyoruz.

Emma Marriott

      Bu kitaba olan katkılarından ötürü Dr. Hilary Stroh 2 soyadlı, Lindsay Davies, David Woodroffe, Ana Bježančević, Greg Stevenson, Andrew John, Charlotte Buchan, Dominique Enright ve Glen Saville’e teşekkür ediyorum.

      I

      İLK İMPARATORLUK VE MEDENİYETLER

      M.Ö. 3500 – M.Ö. 800

      ORTADOĞU VE AFRİKA

Sümer Medeniyeti

      M.Ö. 5000’lerde Güney Mezopotamya’nın (günümüzde Irak) Sümer adıyla bilinen verimli topraklarına çiftçiler yerleşti. Bu mütevazı başlangıç aslında dünyanın ilk büyük medeniyetinin tohumlarını atıyordu.

      Dicle ve Fırat nehirleri arasında yaşayan (Mezopotamya, Yunancada “iki nehrin arasındaki toprak” demektir) Sümerli çiftçiler tahıl ve diğer tarım ürünlerini bol miktarda yetiştirebiliyorlardı. Temel gıda ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra ellerinde kalan üretim fazlası ise onlara yerleşik bir yaşam sürme imkanını sunuyordu. Sümerliler, ellerindeki fazla gıdayı günümüzde Pakistan ve Afganistan sınırlarına kadar uzanan bölgede yaşayan insanlar tarafından üretilen metalleri ve aletleri almak için kullandılar. Verimli fakat sel eğilimi olan arazileri üzerinde hendek ve kanallardan oluşan bir ağ sistemi ve drenaj yolları kurmayı başardılar.

      M.Ö. 3000’lerde, Sümer’de bir dizi şehir devleti ortaya çıktı. Bunların en büyüğü kırk bin insanı barındıran Ur’du. Dünyanın bilinen ilk yazı sistemi Sümer kökenlidir. Başlarda resim yazısı olan Sümer çivi yazısı, aşamalı olarak bir dizi kama biçimli basit simgeden oluşan bir yazı sistemine dönüştü. Metinler kil tabletlere kamış saplarıyla yazılıyordu. Sümerliler aynı zamanda karmaşık bir yönetim ve hukuk sistemi düzenlediler. Tekerlekli araçlar ve çömlekçi çarkları geliştirdiler. Büyük zigguratlar1, kubbeli ve sütunlu binalar inşa ettiler.

      İlk büyük Sümer İmparatorluğu, M.Ö. yaklaşık 2350 yılında Akad Kralı Sargon (Sümer’in kuzeyinde yer alan antik bir krallık) tarafından kurulmuştu. Bütün Sümer şehirleri onun kontrolü altında birleşti. İmparatorluk Suriye’den Basra Körfezi’ne kadar uzanıyordu. Bu hanedanlık takriben M.Ö. 2200 yılında yıkıldı. Ancak M.Ö. 2150’den sonra Ur kralları Sümer otoritesini yeniden kurup, Akadları egemenlikleri altına aldılar. Tahminen M.Ö. 2000 yıllarında, Elamitlerin istilası (Sümer’in doğusunda yer alan bir medeniyet) ve Ur’un yağmalanmasını takip eden süreçte Sümerliler Amorit egemenliği altına girdi. Yakın gelecekte onlardan geriye kalanlardan büyük şehir devleti Babil doğacaktı (Bkz. sayfa 17).

Antik Mısır: Eski Krallık

      Afrika’daki ilk medeniyet M.Ö. 5000’lerde kıtanın kuzeydoğusunda yer alan Nil Vadisi’ndeki yerleşim ile başladı. Buralarda yaşayanların Sahra’dan geldiği düşünülmektedir. Yaklaşık 2000 yıl önce, iklim değişikliği Sahra’yı çöl haline getirmeden Afrika’nın ilk tarımcı toplulukları orada yaşamışlardı. Aynı iklim değişikliği Nil Vadisi’nin bataklıklarını da kurutmuş ve burayı çiftçi halklar için çekici bir bölge haline getirmişti.

      M.Ö. 4. yüzyılın ortalarında, Nil Vadisi yoğun bir nüfusa sahipti. Kasabalar büyümüş ve bölge iki Mısır krallığına ayrılmıştı. Geleneksel Mısır kronolojisi bize M.Ö. 3200’de Firavun (Hükümdar) Menes’in Mısır’ın iki krallığını tek bir devlet çatısı altında birleştirdiğini söyler. Bu 3000 yıllık bir medeniyetin başlangıcıdır. Bu medeniyete devasa anıt mezar inşa projeleri ve serpilip gelişen Mısır kültürü damgasını vuracaktır.

      Antik Mısır’ın en eski dönemi Eski Krallık (yaklaşık2 M.Ö. 2575-2130) olarak bilinir. Bu dönemde ülkeyi bir dizi güçlü firavun yönetmiştir. Teknoloji, sanat ve mimarlıkta büyük gelişmeler yaşanmıştır. Hiyeroglif yazı sistemi geliştirilmiş, Büyük Sfenks ve Giza piramitleri inşa edilmiştir (Bunların inşası sırasında binlerce Mısırlı hayatını kaybetmiştir). Piramitler firavunun ölümden sonraki hayatı için inşa edilmişlerdir. Piramitler, Güneş Tanrısı Ra inancıyla yakından ilişkilidir. Bir noktadan genişleyerek inen şekli, güneş ışınlarını andırır ve merhum kralın tanrılara doğru yükselişi için bir merdiven rolü oynar.

Antik Mısır: Orta ve Yeni Krallık

      Mısır’da Orta Krallık (y. M.Ö. 1938-1630) adıyla bilinen bir istikrar döneminin ardından şiddetli kuraklık, kıtlık ve merkezi devletin çöküşü gelmiştir.

      Daha sonra Mısır’ın firavunları ülkenin refah ve istikrarını yeniden inşa etmeyi başarmışlardı. Bu amaçla sınırların güvenliği sağlanmış, tarımsal üretim arttırılmış ve zengin maden kaynakları ele geçirilmiştir (Bu başarı kısmen zengin altın madenleri ve taş ocaklarına sahip olan Nubya’nın fethi ile gerçekleşmiştir). Bu döneme, altın ve diğer değerli maddelerden yapılan mücevher tasarımları damgasını vurmuştur. Ölüm ve yeniden doğuş tanrısı Osiris’e tapınma Mısır’da yaygınlaşmıştır. Bu inanca göre sadece firavunlar değil tüm insanlar ölümlerinin ardından tanrılar tarafından karşılanacaklardır.

      Bu dönemde girişilen iddialı inşaat ve madencilik projeleri, Nil’deki ciddi taşkınlarla birlikte firavunun Mısır’daki gücünün zayıflamasına neden oldu. Bu durum yabancı yerleşimcilerin (Özellikle de Filistin’den geldiği düşünülen Hiksosların) gücü ellerine geçirmesine imkan verdi. Bronz yerine demirin yaygın olarak kullanıldığı bir ekonomiye geçiş de bu düşüşe katkıda bulundu. Bu dönemi izleyen Yeni Krallık (y. M.Ö. 1539-1075) döneminde firavunlar hakimiyeti yeniden ele geçirdiler. Mısır etkisi Suriye, Nubya ve Ortadoğu’da yayıldı. Mısır tarihinin en önemli dönemlerinden biri olarak görülen bu süreçte, çok sayıda büyük tapınak inşa


<p>1</p>

Ziggurat, (Akatça ziqqurrat, zaqā “yükselmiş yere kurmak”) eski Mezopotamya vadisinde ve İran’da terası bulunan piramitlere benzeyen tapınak kulesidir. (ç.n.)

<p>2</p>

Metinde y. kısaltmasıyla belirtilmiştir. (e.n.)