© 2009, Can Sanat Yayınları Ltd. Şti.
Tüm hakları saklıdır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.
1. basım: 2009
3. basım: Haziran 2014, İstanbul
E-kitap 1. sürüm Ağustos 2014, İstanbul
Haziran 2014 tarihli 3. basım esas alınarak hazırlanmıştır.
Yayına hazırlayan: Faruk Duman
Kapak tasarımı: Utku Lomlu / Lom Tasarım (
)
ISBN 9789750722714
CAN SANAT YAYINLARI
YAPIM, DAĞITIM, TİCARET VE SANAYİ LTD. ŞTİ.
Hayriye Caddesi No: 2, 34430 Galatasaray, İstanbul
Telefon: (0212) 252 56 75 / 252 59 88 / 252 59 89 Faks: (0212) 252 72 33
Sertifika No: 10758
M
URAT
G
ÜLSOY
602. GECE
KENDİNİ FARK EDEN HİKÂYE
İNCELEME
Murat Gülsoy’un Can Yayınları’ndaki diğer kitapları:
Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul, 1999
Bu Kitabı Çalın, 2000
Âlemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler, 2002
Binbir Gece Mektupları, 2003
Bu Filmin Kötü Adamı Benim, 2004
Büyübozumu, 2004
Sevgilinin Geciken Ölümü, 2005
İstanbul’da Bır Merhamet Haftası, 2007
Karanlığın Aynasında, 2010
Tanrı Beni Görüyor mu? 2010
Baba, Oğul ve Kutsal Roman, 2012
Nisyan, 2013
Gölgeler ve Hayaller Şehrinde, 2014
MURAT GÜLSOY, 1992-2002 yılları arasında arkadaşlarıyla Hayalet Gemi dergisini çıkardı. Bu Kitabı Çalın adlı kitabıyla 2001 yılı Sait Faik Hikâye Armağanı’nı ve Bu Filmin Kötü Adamı Benim adlı romanıyla 2004 yılı Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazandı. Bu Kitabı Çalın, Almanya’da Stehlen Sie dieses Buch adıyla yayımlandı. İstanbul’da Bir Merhamet Haftası birçok dile çevrildi. Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyesi, mühendislik ve yaratıcı yazarlık dersleri veriyor; sadece yazmayı değil yazmak üzerine düşünmeyi de seviyor.
Duvarı delmelisin. Delmek zor değil; ince kâğıttan yapılmış. Zor olan, kâğıdın üzerindeki duvarı nasıl deleceğini gösteren resim tarafından kandırılmamak. O kadar aldatıcı bir resim ki, “Durmadan deliyor olmayayım?” demekten kendini alamazsın.
FRANZ KAFKA, Şato
Borges ve diğerleri
602. GECE: KENDİNİ FARK EDEN HİKÂYE
Hiçbiri, tüm o gecelerin içindeki büyülü 602. gece kadar altüst edici değildir. Bu garip gecede sultan, Şehrazat’ın dudaklarından kendi hikâyesinin döküldüğünü duyar. Tüm diğer hikâyeleri ve dolayısıyla kendisini de kapsayan o hikâyenin başını duyar. Acaba okur bu iç içe geçmenin taşıdığı geniş olasılıkları ve tehlikeyi açıkça hisseder mi? Eğer Şehrazat anlatmayı sürdürürse, bin bir gecenin sonsuz ve döngüsel hale gelmiş olan hikâyesinde kısılı kalan sultan, ebediyen masalını dinlemeye devam edecektir… Binbir Gece Masalları’nda Şehrazat birçok hikâye anlatır; bunlardan biri, adeta Binbir Gece Masalları’nın kendisidir.1
Kurmacanın sınırları üzerine hayaller kurmayı seven biri olarak bu satırları okuduğumda önemli bir buluş yapmış bilimci gibi heyecanlandım. Oysa ortada bir buluş varsa sahibi de kuşkusuz Borges’ti. Her büyük yazarın okurun üzerinde oluşturduğu etkinin şekli farklıdır, kendine özgüdür. Borges’in metinleri beni zihinsel olarak uyarmakla kalmaz, aynı zamanda çocuksu macera duygumu da körükleyen konular ve atmosferler içerir. İşte yine ilginç bir örnekle zihnimin içinde ne zamandır uyandırılmayı bekleyen Sherlock Holmes’tan mülhem araştırmacı-yazarı harekete geçirmeyi başarmıştı. Hemen kitaplığıma koştum, Binbir Gece Masalları’nın Türkçe çevirisinden 602. Gece’yi aramaya koyuldum. Sonuç, tam bir hayal kırıklığıydı. Diğer masallar gibi bir masal anlatıyordu, bendeki 602. gecede Şehrazat. Kendi hikâyesine de uzaktan yakından benzemiyordu. Yani, Borges’in dediği gibi o büyülü gecede, kendi hikâyesini anlatarak Binbir Gece Masalları’nın kendi üzerine kapanmasına neden olmuyordu. Kitabı kapattıktan sonra, saflığıma hayret ettim. Böyle bir şeyin gerçek olması mümkün müydü? Eğer 602. gecede bir kırılma yaşanıyor olsaydı, 603. gecede 2. gecenin hikâyesi, 604. gecede 3. gecenin hikâyesi olmalıydı ve kitabın sonuna kadar (ki artık kitabın bir sonundan söz etmek olanaksızdı) bu böyle gitmeliydi. Böyle bir kitap ancak Borges’in hayallerinde var olabilirdi. Okuduğunuz sayfayı bir daha asla bulamadığınız gizemli “Kum Kitabı” gibi hayalî bir kitap olmalıydı bu yazıda sözü edilen Binbir Gece Masalları. Ama kendime de çok haksızlık etmemeliyim. Beni şaşırtan bu yazının içinde bulunduğu kitabın kapağında yazan “Seçilmiş Kurmaca Olmayan Yazılar” ibaresi olmuştu. Yayınevi ve kitabın editörü üzerine basa basa bu metinlerin kurmaca olmadıklarını kapaktan duyuruyorlardı okurlarına. O halde?
O halde Borges bendeki Binbir Gece Masalları’ndan başka bir Binbir Gece Masalları’ndan söz ediyor olmalıydı. Bilindiği gibi, Binbir Gece Masalları antik Doğu coğrafyasının çeşitli yerlerinden; Arap, İran, Mısır, Hint ve hatta Orta Asya kültürlerinin masallarından yüzyıllar içinde farklı yazarlar tarafından derlenmiş geniş bir koleksiyondur. Belki de Borges XVIII. ve XIX. yüzyıllarda yayımlanmış farklı bir versiyonundan söz ediyordu.
İlk hayal kırıklığı ânında yürüttüğüm düz mantık böyle bir şeyin olamayacağını söylüyordu bana ama araştırmaya başlayınca Borges’in ortaya attığı bu “602. Gece” meselesinin başkaları tarafından epeyce ciddiye alındığını gördüm. Birkaç örnek vermek gerekirse…
Todorov, kurmacada karakter ile olay örgüsünün ve hikâyenin ilişkisini irdelediği ilginç makalesi “Anlatı-Adamlar”da2, her karakterin potansiyel bir hikâye olduğunu söyler. Binbir Gece Masalları’nda karakter derinliği olmadığını söyleyenlere karşı farklı bir açıdan metni inceleyerek, karakterlerin ortaya çıktıklarında kurmacanın akışını iç içe geçmelerle nasıl belirlediğini anlatırken, Borges’in 602. Gece’sine değinir. Bu gecenin bu türden iç içe geçmelerin zirvesini oluşturduğunu belirtir! Todorov gidip 602. Gece’yi aramak yerine Borges’in söylediğinin doğru olduğu kabulüyle bu saptamaları yapmış olmalı. Ya da o da Evelyn Fishburn gibi okumuş olabilir metni.
Evelyn Fishburn, Borges’in yapıtlarında Binbir Gece Masalları’nın izini sürdüğü makalesinde3 yazarın edebiyatını anlamak için “sonsuzluk, labirent, aynalar, ikizlik, iç içe geçme ve merkezilik” gibi anahtar kelimeler tanımlar. O da Borges’in bu gizemli gece hakkında söylediklerine Todorov gibi inanmaktadır. Üstelik Fishburn makalesinde, 602.