Bu büyük adamın gözleri gökyüzünün en yüksek noktalarına bakıyordu. Sanki o daha önce çevresindeki Koska’nın sütçü, tütüncü dükkânlarına, önündeki Aksaray’ın sokaklarına bakmamış. Hiç kimseye bir kere selâm vermemiş. En azından bunu hiç görmedim. Victor Hugo mu, Jean Jacques Rousseau mu? Mesele burada.
Belki Jean Jacques Rousseau. Buna yavaş yavaş inanmaya başladım. Çünkü o bu insanlardan kaçan bilgi adamı gibi görünüyordu. Hiç bir adama selâm vermemiş, hiç bir adamla konuşmamış. Ancak çoğu zaman tramvay yolunun üstünden geçen çıngıraklı kömürcü develerinin arkasından bakardı.
Belki o develeri böyle takip ediyordu, çünkü tabiat tarihini inceliyordu ya da bir eser yazıyordu.
Bir gün Lâleli’de birçok insan toplandı. Onlardan biri bağırıyordu. Bunu duyunca kalabalığın içine girdim.
Ortada büyük bir şiddet ve öfkeyle meğer bizim bilginimiz bağırıyormuş! Büyük adamların öfkesi de büyük olur. Ne ululuk! Ne ululuk! Bu öfke zamanında sonsuz okyanus gibi heybetli, müthiş, ulu oldu. Etrafındakilere, “Adam değilsiniz… insaniyet bilmezsiniz… câhiller… Ben buradan geçiyorum, görmüyor musunuz? Koluma ne dokundu? Siz ne büyük câhillersiniz?” diye bağırıyordu.
O kalabalığın içinde en çok bir herife bağırıyordu. Birden bu herif “Asıl kara câhil sensin!” dedi.
O anda büyük adamın sabrı tükendi. Herifi boğazından yakaladı. Herif de bilgenin yakasına sarıldı.
Ben de halk ile birlikte arkalarından gitmeye başladım.
Biraz yürüdükten sonra alimi, cahilliğin pençesinden kurtardılar. Bu büyük adam perişandı. Yırtılan[1] yakasını düzeltti, çamurlar içindeki fesini giydi. Sonra Aksaray’da karanlık sokaktaki ilim yuvasına yani evine girdi. Onu böyle bir halde görmek gerçekten pek yürek burkucuydu.
Bu büyük adam dehşetle, kapısını kapattı ve kayboldu. O zaman dedim ki: “Şairler, alimler en büyük eserleri, ümitsizlik ve öfke hâllerinde yazarlar.”
Victor Hugo eserlerini, Jean Jacques Rousseau Emile’i böyle bir zamanda yazmadı mı? Bu adam, kim bilir şimdi halkın eğitimi ile ilgili ne büyük felsefi bir eser yazmaya başladı.
Ona uzun zaman hiç bir yerde rastlayamadım.
Yaklaşık yirmi gün sonra tütüncüde onu gördüm. Tütüncü ona bir kağıt okuyordu, büyük adam ise özen ve dikkat ile dinliyordu. Bundan sonra da dükkândan çıktı.
Tütüncüye, “Bu büyük adama neyi okudun?” diye sordum. Tütüncünün şu yanıtını, tüm bu yıllardan sonra hatırlıyorum:
“O, büyük adam değil, orta boylu. Memleketinden mektuplar alıyor, ben bu mektupları ona her zaman okuyorum. O okumayı, yazmayı bilmiyor[2].”
1. Вставьте пропущенные слова:
1) Çünkü adamın her halini ve ____________________, o günlerde Büyük Adamların Hayatı adlı kitabın tasvirlerine tamamıyla uygun buluyordum.
2) Belki o develeri böyle takip ediyordu, çünkü tabiat tarihini inceliyordu ya da bir ____________________ yazıyordu.
3) Bu adam, kim bilir şimdi halkın eğitimiyle ____________________ ne büyük felsefi bir eser yazmaya başladı.
4) Ben bu mektupları ona her zaman bana okuyorum. O okumayı, yazmayı ____________________.
2. Отметьте, какие из ниже приведенных слов относятся к положительным характеристикам, а какие к негативным. Переведите их.
Akıllı, büyük, cahil, dehşetli, duygusuz, heybetli, perişan, ulu, ümitsiz
Положительные ______________________________.
Негативные ______________________________.
3. Переведите слова из текста с русского на турецкий:
Бескрайний (бесконечный), величие, внимание, выглядеть, гнев, душераздирающий, задумчивый, изобретение, исследовать, история, наука, образ (описание), образование, одежда, поведение, поэт, произведение, родной край, собираться, табачная лавка, терпение, ученый.
4. Cопоставьте слова с синонимами и напишите их перевод:
İlim – Cevap
Ulu – Bilim
Yanıt – Giysi
Yolculuk – Büyük
Kıyafet – Gezi
5. Выберите верное утверждение:
1) Anlaticıya göre o dalgın uzun saçlı adam büyüktü, çünkü onun kıyafetleri pahalı ve şıktı.
2) “Büyük adam” tütüncüye sık sık mektupları okurdu.
3) “Büyük adam” yalnız yakın arkadaşlarıyla konuşurdu.
4) “Büyük adamın” davranışı diğerlerinkinden farklıydı.
1. Davranışlarını; eser; alakalı; bilmiyor.
2. Положительные: akıllı (умный), büyük, ulu (оба – великий), heybetli (внушительный, грандиозный).
Негативные: cahil (невежественный), dehşetli (страшный), duygusuz (черствый, безэмоциональный), perişan (жалкий), ümitsiz (безнадежный).
3. Sonsuz, ululuk, dikkat, görünmek, öfke, yürek burkucu, dalgın, icat, incelemek, tarih, ilim/bilim, tasvir, eğitim, kıyafet, davranış, şair, eser, memleket, toplanmak, tütüncü, sabır, bilgi adamı.
4.
Ulu (великий) – Büyük
İlim (наука) – Bilim
Yanıt (ответ) – Cevap
Yolculuk (путешествие, поездка) – Gezi
Kıyafet (одежда) – iysi
5. 4
Hiç
Yirmi yaşındaydı. Birbirlerinden önce emellerine kavuşmak hırsla birbirlerini saldıran gençlerden biriydi. Bunu annesiyle kız kardeşinin geçimi için, yapardı.
Akşam evine yorgun, yorgun, dönerdi ama aynı zamanda mukaddes bir vazifeyi yerine getiriyordu. Bunun için gururlu oluyordu. Aslında kendisinden her an uzaklaşıyordu. Ara sıra yüzünde şairce düşünceleri görünüyordu. Onun gözleri düşünceliydi, ama nefret dolu ağzı, garip ve hüzünlü görünürdü. Yaşam mücadelesi içine zırhsız, silâhsız, yani zayıf bir vücüt, hassas bir gönül, sevdâlı bir ruh ile girdi. Her gün ekmek kazanma savaşına giriyordu. Ben ondan endişe ediyordum. Aniden bir gün bu savaşta yaralanacak, düşecekti.
O mektebi bitirdi, öğrenimi vardı. Buna rağmen herhangi bir iş yapmaktan çekinmezdi. Gündüzleri çamurlar, hakir görülmeler içinde Rum tüccarında simsarlık, azarlamalar ve suçlamalarla mağazalarda yazıcılık, hattâ ara sıra matbaalarda işçilik. Herkes uyuyordu, o ise gece yarılarından sabahlara kadar tahta bir masanın başında, bir mumun karşısında, çalışıyordu. Tüm zorluklara bir asker gibi erkekçe direniyordu. Annesi rahat, kız kardeşini mutlu görüyordu, bundan dolayı yorulmuş vicdanına yeniden bir güç, bir yaşam bağışlardı.
O günlerde annesi birdenbire hasta oldu. Annesinin mevcudiyetinin bir parçası oldu, bu yüzden büyük bir ızdırapla